Kur’ân-ı Güzel Okuyan ve Amel Eden Kişi
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Buyurdular ki: “Kur’ân-ı güzel okuyan ve amel eden kişi şerefli ve saygılı olan katip, meleklerle beraberdir.”
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Buyurdular ki: “Kur’ân-ı güzel okuyan ve amel eden kişi şerefli ve saygılı olan katip, meleklerle beraberdir.”
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Buyurdular ki: “Yaşantısında Kur’ân’dan hiçbir şey bulunmayan kişi harabe bir ev gibidir.” (Tirmizi, Dârimî)
Kureyş ulularının değişmez gündemiydi Kur’ân. Ne olduğunu, nasıl engellenebileceğini sorarlardı birbirlerine. Kabe, Zemzem ve Haceru’l-esved’in tercihlerini İslâm’dan yana koymaları, derin bir hüzne sevk etmişti Onları. Hubel, Menat ve bir de eskilerin masalları kalmıştı yanlarında. Kur’an nidaları yüreklerde dalgalandıkça atalarının dinleri, direkleri çökmüş binalar gibi çatır çatır yere geldi. “Dinlemeyin bu Kur’ân’ı…’ diye tembihledikleri muhataplarını, ”istesek
Günlük anlamına gelen ve Farsçadan dilimize geçmiş olan oruç kelimesinin Arapça karşılığı savm’dır. Kur’ân ayetlerinde savm/sıyam kelimeleri şu şekilde geçer: 1. Kur’ân bir ayetinde, orucun geçmiş toplumlara da farz kılınan evrensel bir ibadet olduğunu bildirir. “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takvaya erersiniz.” 2/183 Ayete göre